Vücudumuza ne kadar çok oksijen aldığımızı hiç düşündünüz mü? Her nefes alışımızda hayatta kalmamız için gerekli olan oksijeni vücudumuza alıyoruz ama oksijen aynı zamanda vücudumuz için zararlı bir madde olabilir. Oksijen molekülleri reaktif bir yapıya sahip olabilirler. Aşırı reaktif bir hal alan moleküllerimiz hücre yapılarımız için çok büyük zararlara sebep olabilir. Oksijenin bu dengesiz durumunun oluşturduğu bu zararlı duruma oksidatif stres adı verilir. Selenyum ise işte tam bu noktada devreye girer. Oksidatif stresi engelleyen bir grup besin bulunur. Selenyum bu besinlerle birlikte çalışarak oksidatif stresi önlemeye yardımcı olur. Vücudumuz için en önemli yararı oksidatif stresle savaşmak olan selenium farklı hastalıklara karşı da oldukça başarılıdır.
Oksidatif stres, birçok hastalığın sebeplerinden biri olarak bilinir. Özellikle kan damarlarındaki tıkanıklar ve hasarlar genelde oksidatif stres ile ilişkilendirilir. Düşük selenyum tüketimi, oksidatif stresi artırdığı için kalp hastalıklarına da yol açmaktadır. Kan damarlarının düzgün çalışmasını sağlamak için selenyum tüketimine dikkat etmemiz gerekir. Damarlarımızın sağlıklı olmasıyla kan akışı artar ve oksidatif stress azalır. Güçlü bir antioksidan olan selenyum bu açıdan da kalp hastalıklarını önler.
Selenyum, tiroit hormonlarının üretimi için önemlidir. Tiroid, vücudumuzun düzenli olarak görevlerini yerine getirebilmesi için çok önemlidir. Bu yüzden de tiroidlerimizin düzgün çalışması aslında tüm vücudumuzun fonksiyonlarını düzgün yerine getirmesi anlamına gelir. Yani tiroidlerimizde oluşan herhangi bir sorun; kas güçsüzlüğü, yorgunluk, uyku sorunu gibi birçok negatif etkiye neden olabilir. Selenyum ise tiroidlerimizin çalışma düzeninizi yoluna sokar. Tiroidlerimizi korur ve tiroid hastalıklarına yol açabilen antikorlarla da savaşır. Ayrıca selenyum, tiroidlerimizin aktif bir şekilde hormon üretmesine ve hormon miktarının düzenlenmesine katkı sağlar.
Genetik anlamda zayıf bir bağışıklık sistemine yatkınsak ve kanser hastalığı ile karşılaşmışsak, vücudumuza giren selenyum miktarına dikkat etmemiz gerekir. Selenyumun kanser riskini azaltma konusunda başarılı olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda kanserli hücrelerin çekirdeğindeki hasarı bulup tümörün büyümesini engelleyip yavaşlatabilir. Glutatyon gibi koruyucu olarak bilinen antioksidanlara tutunarak tümörlerle savaşır. Bu nedenle selenyumun etkilerini destekleyecek glutatyon gibi antioksidanları da vücudumuza almamız gerekir. Besinlerden yeterli miktarda selenyum alamıyorsak gıda takviyelerine başvurabiliriz.
https://ods.od.nih.gov/factsheets/Selenium-HealthProfessional/
TÜM SEÇKİN ECZANELERDE