Hayatın doğal seyri devam ederken, vücudumuzda milyonlarca biyokimyasal olay meydana gelir. Bu kimyasal reaksiyonlar sırasında vücuda zararlı bazı moleküller de oluşabilir. Özellikle oksijenin solunum için kullanılması esnasında ortaya çıkan bu toksik maddelere, oksidatif veya oksidan maddeler denir. Oksidatif maddeler, vücutta bulunan hemen her biyokimyasal molekülle etkileşerek yapılarını bozabildiğinden tüm hücrelerde hasara neden olabilir. Bu durum kanserden şeker hastalığına, eklem romatizmasından kalp hastalıklarına kadar çok çeşitli rahatsızlıkların meydana gelmesini beraberinde getirebilir. Bunun yanında vücutta oluşan yaşlanma etkilerinin önemli bir kısmından da yine oksidatif maddeler sorumludur.
Sağlığımız için bu oksidan moleküllere karşı savaşmamız gerekir. Vücudumuz kendini korumak üzere bazı antioksidan maddeler üretebildiği gibi besinlerle aldığımız antioksidan maddeler de bu savaşta bizlere yardımcı olur. Bu bağlamda, vücudumuzda üretilen en güçlü antioksidan maddelerden birisi de glutatyon molekülüdür.
Glutatyon nedir?
Glutatyon özellikle karaciğer hücreleri tarafından üretilen, üç aminoasitten oluşan bir peptit molekülüdür. Yapısında glisin, sistein ve glutamat aminoasitlerini barındırdığından özellikle sistein aminoasidindeki sülfür bağları sayesinde bulunduğu ortamdaki oksidatif molekülleri bağlayarak zararlı etkilerine son verir. Bunun yanında glutatyon, vücut tarafından zararlı olabilecek başka toksik maddeleri bağlayıp atılmasını sağlamak için de kullanılır. Bu anlamda vücutta özellikle karaciğer, kırmızı kan hücreleri, nöronlar gibi oksidan moleküllerin meydana getirdiği yüksek oksidatif strese maruz kalan hücrelerde, antioksidan etki için vazgeçilmezdir.
Glutatyon neden önemlidir?
Reaktif oksijen radikalleri adı verilen oksidatif maddeler; vücutta oksijenin aktif olarak kullanıldığı başta solunumla ilişkili biyokimyasal olaylar olmak üzere çok çeşitli kimyasal tepkimelerde yaygın olarak üretilir. Bu maddelerin antioksidan moleküllerle kontrol altına alınamadığı durumlarda çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. Bunlar arasında aşağıdakiler sayılabilir:
- Kanser: Oksidatif maddeler hücrelerin genetik yapısını bozarak kanser hücrelerinin gelişmesini başlatabilir. Bu nedenle oksijen radikalleri, kanser gelişiminde önemli rol oynar.
- Diyabet: Pankreastaki beta hücrelerinin oksidatif maddelerce hasara uğraması sonucu insülin üretimi bozularak şeker hastalığı gelişebilir.
- Kalp hastalıkları: Kalp damarlarının pıhtı yoluyla tıkanmasını takiben dokulardaki oksidatif madde miktarı hızla artar ve kalp kası hücreleri hasara uğrar. Bunun sonucunda myokard enfarktüsü (kalp krizi) gibi ciddi kalp hastalıkları gelişebilir.
- Karaciğer yağlanması: Karaciğer oksidatif maddelerin vücuttan uzaklaştırılması için önemli rol oynayan organlardan biridir. Bu nedenle yoğun oksidatif maddeye maruz kaldığı için karaciğer hücreleri hasara uğrayarak yerini yağ ve fibrotik dokulara bırakabilir. Bunun sonucunda karaciğer yağlanması ve uzun dönemde siroz gelişir.
- Otoimmün hastalıklar: Eklem romatizması gibi bağışıklık sisteminin vücuda saldırması olarak nitelendirilebilecek otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi hücrelerinin ürettiği oksidatif maddeler önemli rol oynar.
- Enfeksiyonlar: Vücudun bağışıklık sistemi hücreleri, çeşitli enfeksiyonlarla mücadele ederken oksidatif maddeler üretir ve çevre dokularda hasara neden olabilir.
- Cilt hastalıkları: Akne, sedef hastalığı, egzama gibi çeşitli cilt hastalıklarının gelişiminde oksidatif maddeler etkilidir. Ayrıca, yaşlanma ile beraber hücrelerde oksidatif maddeler birikerek antioksidan maddelerin miktarında azalma meydana geldiğinden hücreler hasara uğrar. Bunun sonucunda yaşlanmaya bağlı ciltteki bozulmalar oluşur.
Tüm bu sebepler ışığında, glutatyon gibi güçlü antioksidan maddelerin vücuttaki miktarını artırmak, bu rahatsızlıklardan korunmak ve sağlık bir yaşam sürmek anlamında oldukça önemlidir.
Glutatyon miktarı, vücutta üst seviyelerde tutulduğunda oksidatif stres nedeniyle meydana gelen hücre hasarları büyük ölçüde önlenir. Bu sayede yaşamı ciddi ölçüde etkileyecek hastalıkların oluşmasının önüne geçilmiş olur. Bu anlamda glutatyon, şu olumlu etkilere sahiptir:
- Kanser önleyici etki: Kanser hastalığının meydana gelmesinde oksidatif maddeler önemli bir role sahiptir. Bu nedenle, glutatyon gibi antioksidan maddelerin alınması kanser oluşumunu önlemede oldukça etkilidir. (1)
- Periferik damar hastalıklarında iyileşme: Özellikle uyluk ve bacaklardaki atardamarların pıhtı oluşumu nedeniyle daralması sonucu oluşan periferik damar hastalıklarında, glutatyon kullanımının damar pasajını rahatlatarak semptomlarda azalmayı sağladığı bildirilmiştir. (2)
- İnsülin direnci karşıtı etki: Araştırmalar, yağ yıkımı ve vücuttaki glutatyon seviyeleri arasında ters bir ilişki bulmuş ve glutatyon seviyeleri azaldıkça yağ depolanmasının, dolayısıyla insülin direncinin arttığını gözlemlemiştir. Bu anlamda glutatyon miktarının arttırılması insülin direncini azaltarak diyabet hastalığına karşı koruyucudur. (3)
- Yaşlanma karşıtı (anti-aging) etki: Bilimsel çalışmalar, oral glutatyon takviyesinin yaşlanma ile ciltte meydana gelen kırışıklık gibi olumsuz etkilerde azalmayı sağladığı ve cildin sağlıklı özelliklerini artırdığını göstermiştir. (4)
- Karaciğer yağlanması: Karaciğer oksidatif maddelerle mücadele eden başlıca organımız olduğundan yoğun oksidatif strese de maruz kalarak yağlanmaya ve uzun dönemde siroz gelişimine maruz kalır. Oral glutatyon kullanımının oksidatif stresi azaltarak karaciğer yağlanmasını önlediği gösterilmiştir. (5)
- Parkinson semptomlarında azalma: Parkison hastalığında beynin belirli bölgesindeki nöronların hasar görmesi sonucu vücut hareketlerinde sınırlılık ve titreme gözlenir. Çalışmalar, glutatyon alımının Parkinson’daki bu belirtilerde anlamlı azalmaya yol açtığını göstermiştir. (6)
- Otoimmün hastalıklarla mücadele: Eklem romatizması veya lupus gibi otoimmün temelli hastalıklarda yoğun oksidatif stres meydana gelir. Glutatyon takviyesinin bu etkiyi sınırlayarak otoimmün hastalıklarda faydalı olabileceği gösterilmiştir. (7)
- Psöriasis gibi cilt hastalıkları: Araştırmalar kandaki glutatyon seviyesinin arttırılmasının psöriasis gibi cilt hastalıklarının belirtilerinde azalmaya yol açtığını ortaya koymuştur. (8)
Vücuda glutatyon takviyesi nasıl yapılır?
Glutatyon, vücutta doğal yollarla sentezlenen bir moleküldür. Bununla birlikte çeşitli koşullarda vücutta üretilen glutatyon miktarı azalabilmektedir. Bunlar arasında şu durumlar sayılabilir:
- Kötü beslenme
- Böbrek ve kalp rahatsızlıkları, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkların varlığı
- Vücutta meydana gelen enfeksiyonlar
- Stresli yaşam tarzı
- Yetersiz ve kalitesiz uyku
- İleri yaş
Bunların yanında vücutta çeşitli hastalıkların önlenmesi için de sağlıklı bireylerde glutatyon takviyesi yapılması oldukça önemlidir. Bu sayede, vücudumuz oksidatif maddelerle daha etkili başa çıkabilir.
Glutatyon takviyesi, sağlık profesyonelleri tarafından ağızdan kapsül formda veya damar içine doğrudan olmak üzere iki farklı şekilde uygulanır. Takviyenin etkinliğini belirleyen bir diğer parametre de verilen glutatyon dozudur. Bu anlamda uygun doz ve yöntemle glutatyonun vücuda verilmesi, glutatyonun sağlıklı etkilerinden faydalanabilmek anlamında oldukça önemlidir.
Damar içine verilen glutatyon daha hızlı etki göstermekle beraber invaziv bir seçenektir. Sağlık profesyonelleri tarafından özel ekipmanla uygulanmasını gerekli kılar ve vücudun cilt ve damar bütünlüğünü bozduğundan enfeksiyon gibi çeşitli hastalıklar için de risk meydana getirir.
Ağız yoluyla kapsül formunda glutatyon alınması, invaziv olmadan her bireyin kişisel olarak glutatyon takviyesi yapabilmesini olanaklı kılar. Uygun şekilde kullanılması durumunda bu yolla, damar içine verilen formu kadar etkin ve yeterli miktarda glutatyon vücuda verilebilir.
Oral glutatyon yeterince etkili midir?
Ağız yoluyla glutatyon alımının damar yoluyla alınması kadar etkili olduğunu gösteren çeşitli araştırmalar mevcuttur. Bu anlamda glutatyon takviyesinden maksimum verim ve etkinlikte faydalanabilmek için aşağıda belirtilen durumlara dikkat edilmesi yararlı olacaktır:
- Oral glutatyonun emilimi, farklı besin maddeleriyle beraber alındığında ciddi oranda düşmektedir. Bu nedenle, aç karna kullanılması emilimini artırmak için önemlidir (9), (10).
- Glutatyon miktarı vücuttaki başka maddelerin varlığı ile yakından ilişkilidir. Glutatyon gibi antioksidan özelliklere sahip diğer maddelerin glutatyonla beraber takviye edilmesi glutatyondan maksimum verim elde edilmesi için gereklidir. Bu maddelerden birisi C vitaminidir. C vitamini oksidatif maddeleri bağlayarak oksidan özelliklerini sınırlar. Bu sayede kandaki glutatyon miktarını yüksek tutar.
- Aynı şekilde, antioksidan özelliği yüksek olan selenyum maddesinin alımı da glutatyondan alınacak verimi olumlu etkiler. Selenyum içerikli besinlerin tüketimi veya selenyum takviyesinin yapılması glutatyon alımını ciddi oranda artırmaktadır.
- Sistein aminoasidi, takviyede göz önünde bulundurulması gereken bir diğer maddedir. Kendi antioksidan özellikleri sayesinde glutatyon alımını artıran sistein aminoasidi, aynı zamanda glutatyon yapısında yer aldığı için glutatyon üretimini artırarak kandaki glutatyon miktarına katkı yapar.
- Yapılan bilimsel çalışmalar uygun dozda glutatyonun oral yoldan alımının, damar içine verilmesi kadar etkili olduğunu göstermiştir. (4), (5) Bu anlamda çalışmalar, günlük 250-300 mg glutatyonun oral alımının etkili ve yeterli olduğunu göstermiştir.
Tüm bunlar ışığında, vücudunuza doğru şekilde glutatyon takviyesi yaparak çeşitli rahatsızlıkları daha meydana gelmeden önleyip sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz. Mutlu ve sağlıklı günler dileğiyle…
Kaynakça
(1) https://www.healthline.com/health/glutathione-benefits#glutathione-benefits
(2) http://www.mayoclinicproceedings.org/article/S0025-6196(11)62019-3/abstract
(3) https://www.bcm.edu/news/geriatrics/glutathione-deficiency-fat-insulin-aging
(4) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5413479/
(5) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28789631
(6) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26230671/
(7) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/19393193
(8) https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/24155989
(9) https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/20524875/
(10) https://www.healthyhabitsliving.com/blogs/be-healthy/yes-lipoceutical-glutathione